İnsan Neden Koşar?

Her geçen gün koşan insan sayısı artıyor. Sosyal medya sayesinde görüyor, haberdar oluyoruz; hem dünyada hem de ülkemizde yediden yetmişe insanlar koşuyor. Çağımızın hastalığı obezite ve ona bağlı kronik rahatsızlıklar karşısında hareket etmek elbette olumlu bir durum. Ama hızla artan bu koşu popülasyonu sadece sağlıklı yaşama duyulan ihtiyaçla ya da filmlerden, reklamlardan ve sosyal medyadan öykündüğümüz fit beden arzusuyla açıklanabilir mi?


Tıp otoriteleri, günde bir saati aşmamak koşuluyla yapılan tempolu yürüyüşü sağlıklı bir yaşam için yeterli görüyor. Araştırmalar, bunun üzerindeki antrenmanların faydadan çok zarar getirebileceğini söylüyor. Ayrıca fit görünmek için sadece koşuya değil; diyet, pilates, yoga gibi başka yöntemlere de başvuruluyor. Dahası, koşu popülasyonuna şöyle bir baktığımızda, bu insanların hiç de filmlerde ya da reklamlarda gördüğümüz fit vücutlara sahip olmadığını görüyoruz. Demek ki insanın koşmasının gerekçesi, yüzeyde gördüğümüz bu açıklamalarla sınırlı değil.


Daha derin baktığımızda, “insan neden koşar?” sorusuna şöyle bir yanıt verilebilir: Avcı-toplayıcı atalarımız koşuyordu. Bugün hâlâ Tarahumara yerlileri yüz mil boyunca yalın ayak koşabiliyor. Genetik mirasımız bize bunu açıklıyor olabilir. Ama modern insanı düşündüğümüzde hâlâ tatmin edici bir yanıt bulamıyoruz. Çünkü günümüz insanının, yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için bırakın yüzlerce mili, birkaç mil bile koşmasına gerek yok. O halde asıl soru şu olmalı: Modern insan neden koşar?


Bu kadar geniş bir soruya bir blog yazısında kesin yanıt bulmak kolay değil. Ama şunu açıklayabilirim: Modern insan neden koşar bilmiyorum; fakat Volkan neden koşuyor, neden triatlon yapıyor bunu anlatabilirim.





Volkan Neden Koşuyor?



Orhan Pamuk, Nobel Edebiyat Ödülü konuşmasında “Neden yazıyorum?” diye sorar ve şöyle yanıtlar:

“İçimden geldiği için yazıyorum. Hepinize, herkese çok kızdığım için yazıyorum. Onu ancak değiştirerek gerçekliğe katlanabildiğim için yazıyorum. Bir alışkanlık ve tutku olduğu için yazıyorum. Yalnız kalmak için yazıyorum. Hepinize herkese neden bu kadar kızdığımı belki anlarım diye yazıyorum. Hep gidilecek bir yer varmış, ama oraya bir türlü gidemiyormuşum duygusundan kurtulmak için yazıyorum. Bir türlü mutlu olamadığım için yazıyorum. Mutlu olmak için yazıyorum.”


Pamuk’un cümlelerindeki “yazıyorum” fiilini çıkarıp yerine “koşuyorum” ya da “triatlon yapıyorum” koyduğunuzda, benim cevabım ortaya çıkıyor.


Kendi kelimelerimle, Volkan’ın kelimeleriyle söylersem:


  • Her sabah yataktan kalkmak için bir sebebim olsun diye (Japonların “ikigai” dediği gibi).
  • Sabah uyandığımda, Kafka’nın Dönüşüm öyküsündeki gibi kendimi bir hamam böceği gibi hissettiğim için.
  • Ne beyaz yaka, ne mavi yaka, ne de proleterya… Sadece prekarya olduğum ve diğerlerinden farklı olarak bunun apaçık farkında olduğum için.
  • Ve sadece koşarken, sadece triatlon yaparken gerçekten “ben” olduğumu hissettiğim için.






Son Söz



Agah Aydın’a göre sosyal medya modern insanın iyileşme girişimidir. Ondan ilhamla belki de koşmak da modern insanın iyileşme çabasıdır.


Kim bilir?


Benim cevabım bu.

Peki siz neden koşuyorsunuz?


Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

İstanbul Triatlonu

Ironman Frankfurt

Kızıma Mektup